Birkaç
gün önce Maliye Bakanlığı’nın sitesindeki verilerini incelemek için ufak bir gezinti yaptım. Analizi de sizinle paylaşayım istedim.
Maliye
Bakanlığı’nın verilerine göre örneğin, 2004’de, kamuya resmi taşıt alımlarının
maliyeti yıllık 68 milyon TL iken, bu maliyetin her geçen yıl keskin bir
biçimde arttığı görülüyor. Misal, 2016 yılında resmi taşıt alımlarının
maliyeti yüzde 82 artarak 2 milyar 23 milyon TL’ye çıkmış. Yani, 2016 yılında
kamunun kara taşıt alımlarına yaptığı harcama 583 bin 611 kişinin asgari ücret
aylığına eşit. 2015 yılında hava taşıtlarına 217 milyon lira harcanmışken bu
rakam 2016’da yüzde 296 artarak 860 milyon lira olmuş. Bu rakam da 154 bin 558
kişinin asgari ücretine denk.
Gelelim bir diğer kaleme: Temsil ve tanıtma giderleri. Bu kalemde de benzer bir eğilim gözleniyor. 2007 yılında 17 milyon lira olan temsil ve tanıtma giderleri 2015 yılında 115 milyon liradan 2016 yılında 364 milyon liraya yükselmiş. Artış oranı bir önceki yıla göre yüzde 216 yani iki kat. Bunun anlamı, 2016 yılında gösterişli sofralara, pahalı davetlere, törenlere harcanan para 256 bin 680 kişinin asgari ücret aylığına eşit demek. Sadece bu üç kalemde yapılan israf toplamda 995 bin 169 kişinin asgari ücreti anlamına geliyor.
Taşıt
kiralamaya baktımığızdaysa tablo oldukça dikkat çekici. Taşıt kiralama giderleri
özellikle 2014 yılıyla birlikte olağanüstü artış göstermiş. 2012 yılında 94
milyon lira olan taşıt kiralama giderleri 2016 sonunda yüzde 392 artışla 462
milyon lira olmuş.
Bir de
örtülü ödenek var tabii. İsraf ekonomisinin çarpıcı örneği burada belki. Niye
mi? Çünkü AKP iktidarı öncesi 12 yılda harcanan toplam örtülü ödenek 442
milyonTL iken, AKP iktidarı sonrası örtülü ödenek harcaması ise 2003’ten bu yana
12 milyar TL. İsrafın en büyüğünün açıkça burada yapıldığını sayılar bize
söylüyor.
Bunun yanında, Cumhurbaşkanlığı danışman sayısı resmi rakamlara göre toplam 36. Her birinin
aldığı maaş 6 bin 400 TL.
Bu tablo,
israf ekonomisinin bu yönüyle, yaşananlara daha doğru bakabilmemiz için güzel
bir örnek.
Peki ya Enflasyon?
Enflasyon belirsizliği, reel sektörün önünü görmesini ve
yatırım kararları almasını zorlaştıran bir faktör. Ayrıca tasarrufların oldukça
kısa vadelerde değerlendirmesinde de enflasyona dair belirsizliğin artması
büyük rol oynuyor. Türkiye’de mevduat vadelerinin oldukça kısa olmasının önemli
nedenlerinden birini de bu belirsizlik oluşturuyor. Tasarrufların döviz ve kısa
vadeli mevduat yerine sermaye piyasalarında değerlendirilmesi için yüksek
enflasyon ve bu ortamın getirdiği belirsizlikten bir an önce kurtulmak
gerekiyor. Enflasyonun Türkiye ekonomisine maliyeti kısa vadeli büyüme için
gözden çıkarılamayacak kadar büyük ve giderek artıyor. Dolayısıyla Türk ekonomisinde üretim
ve dış ticaret yapısı özellikle kriz sonrası dönemde “ithalatlaşmaktadır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder